Büyük Tur 🇩🇰 575/576. Gün
Kopenhag'dan ayrılıyor, kırsal kesimde ilerliyor, kiliseleri ve müzeleri ziyaret ediyoruz. Sıcacık bir peynir tadımı için dışarı çıkıyoruz ve Baltık Denizi'ndeki Møn adasına varıyoruz. Burada birkaç gün kalmak istiyoruz. Çalışma haftamız da bize yapı, molalar ve izlenimlerimizi işlemek için zaman veriyor.
Adanın sonunda, tam olarak adanın bir ucunda, aynı zamanda bir doğa koruma alanı olan bir yer buluyoruz: Nyord. Akşamları minyatür geyikler ve dev tavşanlar bize katılıyor ve gün boyunca ofisimizi güneşin aydınlattığı davetkâr piknik banklarına taşıyoruz.
Ağır aksak ilerliyoruz, doyurucu bir kahvaltı yapıyoruz, sıkı çalışıyoruz, akşam güzel bir şeyler pişiriyoruz ve ertesi gün bunu tekrarlıyoruz. Gözlerimiz dizüstü bilgisayardan başını kaldırdığında, doğada rahatlama arıyor ve hızlı zıplayan ama şişman tavşanlar (gerçekten bu kadar büyük tavşanlar var mı?) kalbimizi sevinçle sıçratıyor.
Akşam yemeğinden sonra köyde bir yürüyüşe çıkıyoruz. Orada 35 kişinin yaşadığı söyleniyor, biz 3 kişi görüyoruz. Küçük bir yol ve hatta bir liman buluyoruz. Köyün gençleri: akıllı telefonlarında müzik ve ayaklarında diz üstü lastik çizmeler olan 2 genç. Oltalarını kulübenin duvarına dayamışlar, bize gülümsüyorlar ve dostça selam veriyorlar. Köydeki turumuzu 15 dakika sonra bitiriyoruz ve Felix'imize giriyoruz, ki gittikçe daha çok fark ediyoruz, o kadar çok evimiz olmuş ki bir daha taşınmayı hayal bile edemiyoruz.
Ancak hayattaki her şey gibi, yaşamımızın bu kısmı da sürekli değişime maruz kalacaktır. Ve hayatımızda öğrendiğimiz bir şey varsa o da esneklik ve "Hiçbir fikrim yok ama şimdi yapacağım!" zihniyetimizdir! Öyleyse meraklı kalalım.
Gün sona ererken, güneş adadaki tek sıra ağacın arkasında güzelce saklanıyor, geyiklere hızlı bir iyi geceler selamı veriyoruz ve gezimizin 575. ve 576. günleri çoktan sona ermiş oluyor. Tiptop, diye düşünüyoruz.
#mon #nyord #ostsee
https://www.instagram.com/p/CcUT6P0qoQw/
