Büyük yolculuk 🏍 314. Gün
Genellikle Cumartesi günü başlar: Salı gününe kadar kalabileceğimiz bir yer ararız. Pazartesi bizim çalışma günümüzdür ve konaklama yerlerini, mevcut interneti kontrol eder, resimlerimizi, anılarımızı gözden geçirir ve yaşadıklarımızın aklımızda yer etmesini sağlarız.
Bu kez, aynı adı taşıyan gölün kıyısında, turistlerin uğramadığı, ama güzel kafeleri ve dost canlısı insanlarıyla küçük bir kasaba olan Beyşehir'de kamp kurduk. Beyşehir, buradaki insanların açıkça gurur duyduğu Eşrefoğlu Camii'ne sahiptir. Kalan birkaç ahşap camiden biri olan cami, 1296-1299 yılları arasında inşa edilmiştir.
Akşam yürüyüşümüz bizi doğruca oraya götürüyor. Görmek istediğimiz şey de bu. Cami dışarıdan taştan yapılmış gibi görünse de içeride koyu renkli ahşap, tüm yüzeyi kaplayan renkli halı ve büyülü ışık ziyaretçileri ve muhtemelen ibadet edenleri büyülüyor. Büyük ibadet salonu hala güzelce oyulmuş ahşap sütunlarla desteklenmektedir. Mihrap nişi güzel bir turkuaz mavisi-beyaz mozaikle süslenmiştir.
Namaz vakitleri dışında ziyaret ediyoruz ama tek ziyaretçi biz değiliz. İlk başta fotoğraf çekmeye cesaret edemiyoruz. Hala neyin istenip neyin istenmediğini tam olarak bilmiyoruz. Ancak Türk ziyaretçilerin sütunların veya güzel mozaiğin önünde fotoğraf çektiğini görünce cep telefonlarımızı çıkarıyor ve caminin güzelliğini anılarımız için yakalıyoruz.
